Turan Yalçın
Hasan Dağı
24/11/2020 İş hayatında devamlı iş yapmak ve sadece iş yapmak her zaman sıkıcı olur. Bazen tehlikeli olmayan muzipçe şakalar ve espri dolu organizasyonlar veya kutlamalar, ya da bir çalışanı ziyarete giderken meyve suyu, pasta götürmek, sevginin pekişmesine ve çalışanlara moral olmasına sebep olur. Çalışanlar da robot değil, arada onlara da sevgi sözcükleri ile moral vermek iş verimini artırır. İşte size bir iş ortamı hikâyesi. Müdür, mazlum gördüğü muhasebe servisi elemanına bağırıyordu: - Haline bakmıyorsun Hasan dağına oduna gidiyorsun! Daha işe yeni başlamış olan eleman, boynunu bükmeden başını dik tutarak, aynı zamanda servisin kıdemli sendikalı elemanına bakarak: - Geçen benim yaptığım hatanın daha büyüğünü Ahmet abi yaptı ama bir şey demediniz, bana neden bağırıyorsunuz? Sonra muzipçe müdürün gözlerine bakarak: - Hem bizim geleneklerimizde karda kışta dağa oduna giden insan ayıplanmaz. Hele bağırılmaz, odun taşımakta olan insana yardım edilir. Müdür bu çıkış karşısında hazır cevap genç elemanına göz kırparak masaya oturmasını söyledi. Sonra odacıyı çağırarak tüm servise birer kahve söyledi. Kendisi bir sandalyeye oturarak genç ve hazır cevap elemana baktı, sonra sendikalı olduğundan çekindiği kıdemli Ahmet beye bakarak: - Hasan Dağı… der demez servisteki herkes müdür ne diyecek diye ona baktı. Müdür göreve yeni başlamıştı. Servisteki insanları tanıyana kadar sert olmak gerektiğine inanan insandı. Kızdığı zaman bu genç elemana söylediği “Haline bakmıyorsun Hasan dağına oduna gidiyorsun?” diye fırça atardı. Kimse bu sözün ne manaya geldiğini ve ne için söylediğini bilmez, müdür kızmasın diye de sormaya cesaret edemezlerdi. Hasan Dağı der demez herkes kulak kesilmişti. Müdür durumu anladığından açıklama gereği duydu. Yavaşça konuşmaya başladı. - Ben lisede iken Remzi diye bir okul müdürümüz vardı. Aynı zamanda kimya dersimize gelirdi. Ben ise kimya dersini hiç ama hiç sevmezdim. Karışık formüller beni sinir ederdi. O yüzden de kimya dersi olmayan bir bölümü işletme dersini seçtim. Müdür bana kızınca “Haline bakmıyorsun Hasan Dağına oduna gidiyorsun” derdi. Ne manaya geldiğini bilmezdim. Sormazdım da. Zaten hoca laf olsun diye derdi bu sözü. Kahveler gelmiş, servisteki 8 eleman da müdürü pek de dikkatli dinliyorlardı. O sinirli adamın arkasında şefkat ve hikâyeci insanı görünce hem şaşırmış hem de sevinmişlerdi. Hikâyelerle personeli eğitmenin etkili olacağını bir seminerde öğrenen müdür de hikâyeyi anlatıyordu zaten. Sözüne devam etti: Bu sözü unutmuştum. Buraya gelmeden önce bir gün gazetede Hasan Dağı ile alakalı bir haber okudum. Eski volkanik bir dağ imiş. Yani patlamaya hazır. Ben de sinirlenince bu sözü hatırladım. Sık sık kullanmaya başladığımın farkına ancak bu genç eleman tepki gösterince anladım. Meğer müdür deli dolu cesaretli insanların öyle volkanik bir dağa gitmesinin cesaret işi olduğunu anlatmaya çalışıyormuş. Bu genç elemanımız da bana kızıp bağırarak iş yapmanın bir netice almayacağını ve hata yapan yeni ve genç elemanlara hatasını sevgi ile göstermemiz gerektiğini anlattı. O’na teşekkür ederim. Kahveler yudumlanırken genç müdür personelini süzdü. Seminerde öğrendiği hikâye edici sunum işe yaramıştı. İnsanlar ile konuşurken hatalarını söylerken anılarından örnekler vermesi ve hikâyeler anlatması elemanların konuyu daha iyi anlamasını sağlayacaktı. Genç elemanın korkmadan böyle esprili olarak müdüre hatasını söylemesi de servistekilere cesaret vermiş ve müdürden korkmadan düşüncelerini anlatmaya başlamışlardı. Aradan bir ay geçtikten sonra müdür beyin oda kapısı çaldı. Gir deyince bir anda servisteki herkesin ellerinde pasta ile odaya dalması karşısında şaşıran müdür beyin gözleri yaşarmıştı. Bugün yaş günüydü ve müdür bu özel günü unutmuştu. Zaten ailede de yaş günü kutlanmazdı ve geldiği firmada da bu gelenek yoktu. En son üniversite son sınıfta iken bunu yapmıştı yakın dostları. Masaya konan pastaya bakınca müdür gülümsedi. Çünkü pastada Hasan dağı yazan bir dağ vardı. Dağın zirvesinde de bir mum. Geçenki eleman muzipçe gülümseyerek dedi ki: - Müdür Bey, halime bakmadan Hasan dağına oduna gittim. Baktım ki, dağda odundan çok patlamaya hazır koca bir mum var zirvede, ben de onu sökerek getirdim. Bakalım Hasan dağına oduna gitmek mi zor, Hasan Dağının zirvesindeki mumu söndürmek mi? Müdür mumu ne kadar üfledi ise söndüremedi. Memurlar gülmeye başlamışlardı. Genç eleman eli ile mumun alevini tutunca pastadan mumu sökerek kenara koydu. Müdür hayretle bakarken, muzip genç eleman: - Mumun alevi gerçek değildi sanaldı yapma yani üflemek ile değil, cesaretle tutmakla söndü, dedi. Tam o sırada odada bir alkış tufanı koptu. Müdür pastayı keserken herkes halinden memnundu. Hasan Dağına oduna gitmek zor değil, cesaretli olan herkes okumayı sever, doğru cevapları vermesini bilirse başarı onunla olur. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Çay Felsefesi - 13/08/2021 |
Cömert tanınmak ve bilinmek istiyorsak çay ikram etmekten, çay ikramlarını sevgi ile kabul etmekten kaçınmamalıyız. |
Karınca Fabrikası - 03/05/2021 |
Karınca Fabrikası |
Bizim için Bizsiz Asla - 22/04/2021 |
Bizim için Bizsiz Asla |
Güçsüzleri Koruyan Oğlum - 21/04/2021 |
Güçsüzleri Koruyan Oğlum |
Maşallah - 21/04/2021 |
Maşallah |
Coşku ile Dolu Oğlum - 14/04/2021 |
Ömür boyu coşkulu yaşamın seninle, ailenle, iş arkadaşlarınla, tüm milletinle, insanlıkla paralel olarak devam etmesini dilerim. |
Bilgi ve Sevgi Temelli Oğlum - 14/04/2021 |
Bilgi ve sevginin temel değerler olduğu toplumların sırtının asla yere gelmeyeceğine inanmaktayım. |
4 Yılda 650 Kitap Okumak - 10/02/2021 |
4 Yılda 650 Kitap Okumak |
Telif - 28/01/2021 |
“Gerçek telif mutluluktur” |
Devamı |